siirler


 

 

 

  

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Nasil etmelide aglaya bilmeli, farkina bile varmadan

Nasil etmelide aglaya bilmeli, ayipsiz asikar yagmur misali

Neylersin aliskanlik icin kan aglarken yüzün güler

Dikili tas gibi dinlersin yine.

Yavrum erismek ne müskülmüs meger

Anneler gibi aglamanin, yigitlerine...

Nazim Hikmet Ran

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bir Fotografa

Karsimdasin iste...
Bana bakmasan da oradasin, görüyorum seni.
Ah benim sevdasinda bencil, yüreginde saglam sevdigim.
Kalbime gömdüm sözlerimi, ceset torbasi oldu yüregim.
Tikandigim o an,
Elimi nereye koyacagimi sasirdigim o an iste..

Nazim Hikmet Ran

 

 

 

 

 

 

 

 

  

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

KiMSiN SEN ?

Gözlerimi Yönlendiren SEN,

Duygularimi Yönlendiren Yine SEN,

Kalbimi Çalan Hirsiz din SEN...

BENi Hâlâ Seven sin SEN.

Birde Beni Birakip Giden SEN.

SÖYLESENE; KiMSiN SEN?...

NESiN SEN?

 

 

 

 


 

 

 

 

 

 

 

  

 

 

 

 

 
  
 
 
 
 

YiTIRiLEN...

Olaki yürürüm bir baska aska yada,yürürüm mavi olmayan bir gülüse...
Unutmaki tek asik oldugum sensin asik oldugum tek...
Karanlikla süzülüyor icime yikim dur diyorum,yikiliyorum...
Ucurumlari basucuma koyuyorum sonra oksuyorum saclarini rüzgarda...
Sicak ilik bir koku siniyor yüregime;gitme diyorum gitme düsüyorum...
Sonra Beni soruyorlar bana tanimiyorum diyorum daha hic karsilasmadik...
Ayni cizgide bilge susumu dinliyorlar ben sustukca...
Yazik bir cigligin dogusu gibi ölüyorlar önce bir bir sonra hepsi...
Sonra bir ucurumlar kaliyor birde yikimlar...
Verilen hersey borcmus gibi anliyor önce bir bir sonra hepsi...
Sonrami ? bir ben kaliyorum birde yalnizlik ucurumlar yikimlar,ben ve yalnizlik...
Zorlu bir savasin unutulmus cesetleri gibi yatiyoruz yanyana....
Öpüsüyoruz sevisiyoruz da hatta hersey oyunun yasaklarina uygun bir günah oluyor...
Tek umudumuzu göge gelin ediyoruz telli kanli dügün iste...
Üsüyor saclarin biliyorum darginmisin bu baharda mayisa biraktigim gibimisin hala...
vurulmus cocuk gibi büyümemis yüregimde hüzün...

hala kaciyormusun zamansiz gözlerini birakarak birilerinde...
Hala ellerinden tutup sevgileri dipsiz kuyulara saliyormusun aglayarak...
Kücücük bir dokunusla son sevilen Olabiliyormusun...

^^KENDiN KADAR AKLIMDASIN^^
Hala öyle savuruk bir gök hala öyle yurdunu yatagini bulamamis bir mavi

ve askini sasirmis bir tanri, çogalan sizisiyla mutlu bir yara...
Öylemisin mavi gözlü sari sacli yoldasim...
Öyle biraktigim gibimisin gercegi yakmada hala ustamisin yoksa cirakmi yanarken yarali.
saclarima dolanan aydinligimsin somutlastiramadigim tek imgemsin...
siirde anlattikca eksilen tek anlam hala biraktigim gibimisin yoksa beni biraktigin gibimi.
Kac MEVSiMSiZ KAR düstü topragima.... Kac mevsimsiz kar düstü topragima..

HALA BIRAKTIGIM GiBiMiSiN...???

 
 
HASRETiNDEN PRANGALAR ESKiTTiM


    Seni anlatabilmek seni.
    Iyi çocuklara, kahramanlara.
    Seni anlatabilmek seni,
    Namussuza, halden bilmeze,
    Kahpe yalana.
    Ard-arda kaç zemheri,
    Kurt uyur, kus uyur, zindan uyurdu
    Disarda gürül- gürül akan bir
    dünya...
    Bir ben uyumadim,
    Kaç leylim bahar,
    Hasretinden prangalar eskittim.
    Saçlarina kan gülleri takayim,
    Bir o yana
    Bir bu yana...
    Seni bagirabilsem seni,
    Dipsiz kuyulara.
    Akan yildiza.
    Bir kibrit çöpüne varana.
    Okyanusun en issiz dalgasina
    Düsmüs bir kibrit çöpüne.
    Yitirmis tilsimini ilk sevmelerin,
    Yitirmis öpücükleri,
    Payi yok, apansiz inen aksamdan,
    Bir kadeh, bir cigara, dalip gidene,
    Seni anlatabilsem seni...
    Yoklugun, Cehennemin öbür adidir
    Üsüyorum, kapama gözlerini...

   
    AHMED ARiF

 
 
 

BETER OL..

Bana gam hasret veren sevdigim

Yapragini döken gülden beter ol

Derdi bana uygun gören vefasiz

Sazimda inleyen telden beter ol

 

Tarifsiz acilar kalbimi yakar

Gözyaslarim artik gönül bahceme akar

Yalandan gecip dogruyu bulana kadar

Boz bulanik akan selden beter ol

 

Artik ben cile cekerim her nefeste

Firlarim yataktan kan ter icinde

Sehit düsen su gönlümün üstüne

Askimla titreyen tülden beter ol

 

Gerceklerden kacip yalana giden

Yüzüme bakip dogruyu söylemeye cesaret edemeyen

Cile cekip diyar diyar sürünen

Bulanik caydaki milden beter ol

 

Bu gönül bagini perisan eden

Sahte yalanlarla sevgiyi öldüren

Her saat hüzünle atese giden

Zamanla eriyen kardan beter ol

 

Simdi ben ickiden deyil ayriliktan sarhosum

Ayrilik geldiya onun icin bir hosum

Tanriya dua ederim ey yesil gözlüm

Askinla tutusan atesten beter ol...

 HÜZÜN

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

 

 

 

 

BUGÜN DEGiL YARINSIN SEN...

 

Bir dilin bütün sözcüklerini kullansam seni tarif edemeyecegimi biliyorum.

Ulasilmaz oldun hep; dokunmak, hissetmek ve dolu dolu yasamak isterken seni, kocaman bir yalnizlikti payimiza düsen.

Payima düsen her seyi erteledim. Ama erteleyemedigim bir sey vardi, sana benziyordu.

Su olsan dokundugumda bozulurdun, bozulmayan bir ‘sey’din...

Gidilecek bir yer olsa sonu olurdu, sonu olmayan bir ‘sey’din...

Uykuda görülecek bir rüya olsa uyanirdim, beni rüyamdan uyandirmayacak bir ‘sey’din...

Simsiyah saçlarin olsun istiyorum, ama bahtin degil...

O gün seni gözlerinden, Anafatma’dan, üç irmagin birlestigi yerinden öpeyim desem, aklina irmaklar gelir.

Düsün ki yilan dagindan asagi iniyoruz ve dünyada sadece iki kisilik türkü kalmis, onu söylüyoruz. Öyle bir ‘sey’sin sen...

Seni düsündükçe yoruluyorum desem dünyanin en büyük yalani olur. Yalanim yok...

Bu günden yarina ne kalir bilmem, ama sen kalirsin tipki yatagi degismeyen bir irmak gibi...
Yasadiklarimiz azdi, zamana sigmadik yasamak isterken her seyi.

Bu gün sarki söylüyorsam, o gün sarki degil, sarki gibi seni yasamak isterim.

Halkima benziyordun, bir yanin göç, bir yanin toprak kokuyordu hep.

Gezmedigim yerin kalmadi, bazen yasaklandin bana, bazen bir suç gibi boynumda tasidim seni.

Yedi telli sazimla bile tam anlatamadim. Sen bir uçurum gülüydün, ellerimi her uzattigimda bin kirikla geri döndüm.

Yasalarin bile tanimlayamadigi bir ‘sey’din sen. Haritalara sigmazdin, her ülkede bir baska gülüyordun,

uzundun, inceydin, dokundugumda nereli oldugumu seninle hatirlardim. Bana hep kendimi hatirlatan bir ‘sey’sin sen...
Uzaksin, yakinsin, özlenensin ama bugün degil, yarin gibi bir ‘sey’sin sen...

Bugün her seyi degistirmek için çabalarken, sen degismeyen olarak duruyorsun karsimda.

Kabul ediyorum. Dünyaya bu kalsin, ama sen bilme...

Dünyada kaç iklim, kaç zulüm, kaç ölüm var? Bir seni bunlarin karsisina koymak nasildir bilemezsin. Bilme!..

Bugün her ölümle biraz ölürken, seni düsündükçe hayata dönüyorum yeniden. Gecenin en karanlik yerindeyim,

bir sigara atesinin aydinlattigi kadar isik bile olsan yine de istiyorum seni.

Sadece benim seni anladigim, kimsenin unutmamak için defterine not düsmedigi,

ama hayatimda hep bir dipnot olarak kalan kendi yasaklarim gibi unutmuyorum seni.

Daglari delmiyorum, inmek istiyorum oralardan.

Hepiniz gibi aynada saçlarimi taramak, "günaydin" der gibi sokaga firlamak ve sarki söylemek istiyorum sana.

Adina ask diyorlar, gelecek diyorlar... Bana yetmiyor.

Her sarkimda sana bir adim daha yaklasmak istiyorum. Bir baska dilden seviyorum seni, kirmizidan daha uzundur...

Gelincikler gibi bir mevsim degil, dört iklim, köse bucak, kim ne derse desin geri dönecek yerim yok,

bir kentin ortasinda çiglik çigliga bagirarak tek basina kalsam da yine seviyorum seni.

Bu bir suç duyurusudur, kendimi ihbar ediyorum...
Ferhat TUNÇ 
 
 

Arkadas

 

 

Bir kivilcim düser önce,
Büyür yavas yavas,
Bir bakarsin volkan olmus, yanmissin arkadas...
Dolduramaz boslugunu ne ana, ne kardas,
Bu en güzel, bu en sicak duygudur arkadas...
Ortak olmak her sevince, her derde kedere,
Ve yürümek ömürboyu,
Beraberce elele...
Olmasin hiç,
O ta içten gülen gözlerde yas,
bir gün yollarimiz ayrilsa bile arkadas...



 

Bu Alemde Kral Tanimam!

 

 

Sen hiç ölümün gölgesinde özgürlügü yasadinmi
Bir garibanin elinden tutupta hiç kadere rest çektinmi
Alçagin adisine ispiyoncusuna kursun yagdirdinmi
Dedim ya gülüm ben bu alemde kral tanimam

Sen zevkini sefani sürerken ben hayat okulunu okuyordum
Sen elin cilali mermer taslarinda kibar beylerlen dans ederken
Ben hergün azraillen dans ediyordum
Dedim ya gülüm ben bu alemde kral tanimam

Sen sicak yataginda rahat uyurken
Ben ise parçalanmis vucudumun acisiyla mahkeme duvarlarina
Yaslanmis,gelmeyi bilmiyen karanligi bekliyordum
Dedim ya gülüm ben bu alemde kral tanimam

idam sehpasinda bir mahkum yasamayi ne kadar çok istiyorsa
Bende seni o kadar çok seviyorum..
Asima katmadim haram,güzel çirkin aramam
Yanlis yapani tanimam... bu senin içinde geçerlidir gülüm
Dedim ya gülüm ben bu alemde kral tanimam..!



 

 

Canim, Sevdigim, Yüregim

 

Bu duvarlar yetmiyor bizi ayirmaya bilesin...
Bu parmakliklar, bu demir kapilar, bu hava, inan...
Bazen bir yumrukta yikacak kadar güçlü,
Bazen bir serçe kadar güçsüzsem, bir nedeni vardir...
Hangi zorlugu yenmemis insanoglu.
Hele tasiyorsa içinde bu insanca sevgiyi.
Güzel günler zorlu duraklardan geçer sevdigim.
Damla damla birikiyor insan.
Damla damla sevgili...
Bir gün akip gidecegiz hayata...
Duvarlar yikilacak, açilacak bütün kapilar bilesin.
Benim yüregim sensin simdi, seni vurur durur...
Ve yine damla damla çogaliyorsun içimde.



 

Eskiden Bilmezdim Yalnizligi

 

 

Eskiden bilmezdim yalnizligi
Bir agaç nasil yalniz degilse ormaninda
Bir çiçek kendi dalinda
Eskiden bilmezdim yalnizligi
Yalnizligin içinde
simdi yalniz, yalniz miyim
Kopuk muyum dalimdan
Uzaginda mi kaldim ormanin


 

 



 

Mutlu Olma sansi

 

 

Hayat bize mutlu olma sansi vermedi sevgili,
biz kendimizden baska herkesin üzüntüsünü üzüntümüz acisini acimiz yaptik çünkü.
Dünyanin öbür ucunda hiç tanimadigimiz bir insanin göz yasi bile içimizi parçaladi.
Kedilere agladik, kuslarin yasini tuttuk...
Yüregimizin zayifligi kimi zaman hayat karsisinda bizi zayif yapti.

Aslinda ne güzel seydir insanin insana yanmasi sevgili...
Ne güzeldir bilmedigin birinin derdine üzülebilmek ve çare aramak.

Ben bütün hayatimda hep üzüldüm, hep yandim.
Yasamak ne güzeldir be sevgili...
Sevinerek, severek, sevilerek, düsünerek...
Ve o vaz geçilmez sancilarini duyarak hayatin...

 


 


 


Kim

 

 

 

Kimdir… Sardunyayi, yasemini
Ve hanimelini sevmeyen
Kimdir… Gül fidanlarini kiran
Aksam seflarina saldiran
Kimdir… incir kuslarini
Kumrulari yok sayan
Kimdir… Erik agaçlarindan
Kiraz agaçlarindan
O agaçlarin çiçek açmalarindan korkan
Kim…



Köprü

 

 

Sevgili,
yetmiyor 'sevgili' sözü
tek basina.Karsilamiyor
içimi dolduran duyguyu.
Oysa ben 'sevgili'
derken nele
düsünüyorum bilsen.
Sonsuz,bir günes,
bir yudum raki,
çiçege durmus ince bir
bahar dali,
oglumun sicak yanagi,
anamin acili gözleri,
babamin tütün kokan eli,
evimizde ki kus,
yarinin güzel günleri,
anlatilmasi güç binlerce
duygu ve SEN...
iste sen
beni hayata baglayan
en güzel köprüsün;
köprülerin en güzelisin.
sevgilim...güzelim...
insani yasatan
içimizdeki hayat böcegidir.
o ölürse
hayatimizinda tadi biter.
o sakin ölmesin,
yasat onu.

selimiye cezaevi
3.8.1972

 



Sevgi Ve Dostluk

 

 

 

Sevgi ve dostluk
Kavgayi, bir yapragin üzerine yazmak isterdim sonbahar gelsin yaprak dökülsün diye
Öfkeyi, bir bulutun üzerine yazmak isterdim yagmur yagsin bulut yok olsun diye
Nefreti, karlarin üzerine yazmak isterdim günes açsin karlar erisin diye
...Ve dostlugu ve sevgiyi, yeni dogmus tüm bebeklerin yüregine yazmak isterdim

onlarla birlikte büyüsün bütün dünyayi sarsin diye...




 


Sevgi ve Sen...

 

 

Sevgi ne demek bilen varmi,
Nerden bileceksiniz sevgiyi,
Sevgiden anlarmisin, benim gibi,
Sevgiyi severmisin, benim gibi,
Ama nerden bileceksinki sen sevgiyi,
Benim kadar sevseydin sevgiyi,
Belki o zaman anlardin sevginin önemini....

 

 

 

 
 
 

    
Kostenlose Homepage von Beepworld
 
Verantwortlich für den Inhalt dieser Seite ist ausschließlich der
Autor dieser Homepage, kontaktierbar über dieses Formular!